846 Eleştirmenin Seçtiği En İyi 10 Film

1. Vertigo Fragmanı

San Fransisco polisinden dedektif Scottie Ferguson, bir suçluyu kovalarken, damdan düşen ortağını kurtaramaz ve yükseklik korkusu başlar.

 

Polisliği bırakan ve özel dedektif olan Scottie'yi, eski okul arkadaşı Gavin Elster karısını takip etmesi için tutar. Scottie, genç kadının peşinden San Fransisco'ya döner ve kendisini karmaşık olayların içinde bulur.

2. Yurttaş Kane Fragman

Zengin medya patronu Charles Foster Kane kendi özel şatosu Xanadu da ölür. Ölürken Son söz olan "Rosabud"ı fısıldar. Bütün gazetelerde Kane ile ilgili değişik hayat hikayeleri yayınlanır. Genç bir gazeteci Kane'nin son sözünün ne anlama geldiğini araştırmak için görevlendirilir. Gazeteci Kane'nin yakınlarıyla iletişime geçer. Biz de Kane'nin geçmişine tanık oluruz. Bu bireysel hikaye aynı zamanda mükemmelliyetçiliğin, otoriter yönetimin (hard pazarlamanın) hazin sonuçlarını da göstermektedir.

3. Tokyo Hikayesi Fragman

Müthiş bir dönüşüm ve modernleşmenin pençesinde bölünmekte olan Japonya'dayız. Taşralı, emekli bir karı-koca, Tokyo'da yaşayan evlenmiş çocuklarını ziyarete giderler. Gençler giderek hızlanmakta olan şehir yaşamının meşguliyeti içerisinde, onlarla ilgilenmektense birbirlerine pas edip kurtulma hafifliğindedirler. Sadece savaşta ölmüş oğullarının dul gelini yaşlı çifte şefkat ve ilgi gösterir. Evlerine döndüklerinde kırgın ve kafaları karışıktır. Çocukların titreyip kendilerine gelmesi için dramatik bir olayın gerçekleşmesi gerekecektir.

4. Oyunun Kuralı Fragman

Bir av partisinde biraraya gelen Fransız burjuvaları üzerinden, 2. Dünya Savaşı öncesi Fransız aristokrasisini ele alır. Konuklar arasında yaşananlar, gizli ilişkileri, dünyaya, aşka bakışları ortaya konur.

5. Sunrise: A Song of Two Humans Fragman

Murnau'nun filmi 1928 yılında en iyi görüntü Oscar'ını kazanmış, bir dönemin ünlü yıldızı Janet Gaynor da filmdeki yorumuyla en iyi kadın oyuncu Oscar'ına değer görülmüştü. Filmde Gaynor'ın yanısıra George O’Brien ve Margaret Livingston da rolalıyor.

 

Taşrada tatil yapan kentli bir kadın, oralı genç ve evli bir çiftçiyle ilişki yaşar ve adamı karısını öldürüp onunla birlikte büyük şehre taşınmaya ikna eder. Adam, karısıyla beraber şehre giderken binecekleri teknede bir ‘kaza’ planlar, kendini boğulmaktan kurtarmak için de tekneye bir demet saz saklar. Ancak planın sonunu getirmeyi yüreği kaldırmaz ve kürek çekerek karısını kıyıya çıkarır. Büyük bir keder içinde, tramvaya binip şehre giderler. Göz yaşlarıyla dolu barışmaları, düğün yapılan bir kilisede tamamlanır. Birbirlerine yeniden âşık olmuş bir halde, önce bir fotoğrafçıya, sonra da bir berbere uğrarlar. Adam berberdeki manikürcünün ona kur yapmasını görmezden gelir, karısını da çapkın bir hayranın ilgisinden korur. Devasa bir lunaparka gidip eğlendikten sonra, tekneyle eve dönerler. Ancak bir fırtına çıkar ve yelken yırtılır.

6. 2001: Uzay Macerası Fragman

2001: Bir Uzay Destanı (İngilizce: 2001: A Space Odyssey), 1968 yılında Stanley Kubrick tarafından yönetilen bilimkurgu filmi. Senaryosu Kubrick ve ünlü bilimkurgu yazarı Arthur C. Clarke tarafından kaleme alınmıştır.

Stanley Kubrick, Dr. Garipaşk filmini bitirmesinin üzerine bir bilimkurgu filmi çekmek ister; filme dönüştürülebilecek bir fikir geliştirmek üzere bilimadamı ve bilimkurgu yazarı Arthur C. Clarke'a danışır. Clarke da 'Sentinel' adlı kısa öyküsünü önerir. Bunun üzerine önemli bir ortaklık kurulur: Kubrick ve Clarke, eleştirmenler, sanatçılar ve izleyiciler tarafından sıklıkla en başarılı bilim-kurgu olarak anılan '2001: A Space Odyssey'i kurmaya başlarlar; Kubrick senaryoyu yazıp, geliştirirken, Clarke da aynı ismi taşıyan romanı yazar. Stanley Kubrick'in isteği üzerine, bu roman filmin gösterime girmesinden sonra yayınlanır.

Film, alışılageldik anlatım yöntemlerinin dışına çıkması, zamanına göre son derece şaşırtıcı olan görsel efektleri, uzun süresi ve gösterime girdiğinden beri tartışılan sonu (Yıldız-çocuk sekansı) ile sinema tarihinde ün kazanmıştır.

7. Çöl Aslanı Fragman

Eski bir Konferederasyon askeri olan Ethan Edwards Amerikan İç Savaşı'ndan döner ve erkek kardeşinin Texas sınır yerleşim bölgesindeki evine gelir. Ancak yıl 1868'dir. İç savaş biteli 3 yıl olmuştur. Üzerinde hala Güneyli üniforması ve silahlarını taşıyan Ethan'ın bu süre içinde ne yaptığı çok açık değildir. Kendisinden başka kimseye güvenmeyen ve yalnızlığı seven bir insan olan Ethan örflerini ve dillerini çok iyi bildiği kızılderililere karşı içinde büyük bir nefret beslemektedir. Uzun süre aynı yerde kalamayan Ethan bir ara Texas Muhafızları'nın oluşturduğu geçici bir birliğe katılarak Komançilerin peşine düşer. Döndüğünde ise kızılderililerin eve baskın yapıp kardeşini ve karısını öldürerek iki yeğenini kaçırmış olduklarını görür.

Kaçırılan kızlardan Debbie'nin hala hayatta olduğunu öğrenen Ethan, kardeşinin evlat edinmiş olduğu yarı kızılderili Martin Pawley'le birlikte saplantılı bir kararlılıkla yeğeni ve onu kaçıran Komançi şefinin peşine düşerler. 5 yıl boyunca Bütün Batı Amerika'yı baştan başa bıkmadan yılmadan dolaşırlar. Martin'in amacı üvey kızkardeşini sağ salim eve getirmekken kalbi kızılderili nefreti ile dolu Ethan'ın amacı o kadar belirgin değildir. Uzun bir süre kızılderililerin arasında kalmış bir beyazın saflığını muhafaza edemiyeceğini onun da artık bir kızılderili sayılması gerektiğini düşünür. Bu bağlamda yeğenini bulduğunda onu kurtaracak mıdır yoksa öldürecek midir?

8. Kameralı Adam Fragman

Sovyet yönetmen ve kuramcı Dziga Vertov’un filmi, can alıcı bir geçiş noktasında SSCB’yi anlatıyor – gün doğumundan gün batımına kadar bir Sovyet kentinin portresi. Vertov’un sinema, gerçeklik ve tarihin ilişkisi konusundaki coşku verici ve bazen neşelendirici yorumları bir çığır açmıştı. “ Film Kameralı Adam ”, geçen yüzyılın modern kentleri için sözsüz bir güzelleme...

9. The Passion Of Joan Of Arc Fragman

Filmde İngiltere ve Fransa arasında 14. yüzyıl'da başlayan Yüzyıl Savaşları sırasında ülkesi Fransa'ya manevi destek veren hatta orduya katılarak İngilizlere karşı çarpışan Fransız Katolik azizesi Jeanne d'Arc'ın 1431 tarihinde henüz 19 yaşındayken İngilizlere esir düştükten sonra Tanrı ile konuştuğunu ileri sürdüğü için kafirlik suçuyla yargılanması, zindanlarda işkence görmesi ve yakılarak ölüme mahkum edilmesi anlatılmaktadır.

10.

Dünyaca tanınmış İtalyan yönetmen Guido Anselmi, yaratıcı ve kişisel bir krizin tam ortasındadır. Yeni filmi için aynı anda birkaç proje üzerinde çalışmakta, fakat çocukluk anıları ve cinsel fantezileri onu rahat bırakmamaktadır. Yönetmen yaşamına bir türlü bir anlam verememekte ve yeni filmine başlayamamaktadır.

 

Kaçınılmaz olarak içine kapanarak yaşamdaki gelişmesine katkıda bulunan olayları değerlendirir: çocukluğu, kilise, ailesiyle ilişkileri, yaşamına giren kadınlar, ve bunların her birine eşlik eden türlü karabasanlar. Belki de yeni filminin malzemesini bunlar oluşturmalıdır. Guido, işinin saçmalığı, sanat ve karşı cinsle olan ilişkileri ve insanın varoluşunun anlamı üzerinde düşünmeye başlar.