Das Boot Film Konusu
Das Boot Filmi Oyuncuları
Yorumlar
ciktigi yil itibari ile takdir edebilirim ama u-571 bu kategorideki en iyi filmdir hala bana gore
Öncelikle Amerika Birleşik Devletlerin belirlediği sinemada evrensel filmin kendini izlettirme standardına ulaşmış bir Alman filmi. 1979 gibi erken tarihte bu filmi çıkarmak başarı ister,yetenek ister. Yönetmenin kestiği 3 buçuk saatlik olan bile atmosferi yaşamanıza ve savaşın nasıl bir şey olduğunu hissetmenize yetiyor. Bir çok savaş filmi var,bir çok ikinci dünya harbi filmi var.Fakat bu tarz filmleri gerçek yaşamış tecrübesi olan toplumlar çektiği zaaman başka bir seyir oluyor.Film devletlerin savaştığı aksiyon sahnelerinden ziyade askerlerin psikiloljik yönlerini ele almış.Özellikle alman cephesinde;savaş stratejilerinin taktiklerinin rafa kaldırılıp bir delinin dogmatik hislerine göre yönlendirildiği orduyu ele almışlar.En gerçekçi biçimde aktarılmış bu husus. Bu tarz yapımlar ders niteliğinde,belgesel niteliğindedir.Kesinlikle ilgili herkesin izlemesi gerekiyor... 10/8
Önceden yorum yapmıştım ama dayanamayıp tekrar yorum yapacağım çok iyi film yaa resmen o adamlarla sanki o mekanda kalmışız gibi hissediyoruz film boyunca şimdi böyle film yapamıyorlar hepsi birbirinin aynı basit saçma espiri dolu süperkahraman filmleri bastı her yeri
İnternette filmin süresi konusunda bir netlik yok ama 3 saat 28 dakikalık versiyonu şu anda karşımıza çıkıyor. Açılış sahnesinden itibaren mükemmel bir gerçekçilik vardı filmde. Aldığı yüksek puanları hak eden bir yapım.
Mekan,oyunculuklar,atmosfer içine çekiyor lakin akıcılığı düşük yapımlardan birisi.oyunculuklar da başarılı denebilir.denizaltı filmlerini sevenler izleyebilir.
Kesinlikle overrated bir film.3.5 saate asla değmez.Bu filme bu kadar övgü yapılacak nesi var çok merak ediyorum.
Favori tek mekan gerilim filmlerimde ilk 3tedir, denizaltı filmlerinin babasıdır, eğer izlemeyi düşünüyorsanız kesinlikle tereddüt etmeyin
Gamalı haç görmüyoruz, mürettebat tipik Almanlara hiç benzemiyor, Heil Hitler nidası duymuyoruz. Bu klostrofobik ortamda savaşa taraf olan fanatikleri değil savaşmaya mecbur bırakılmış insanlar görüyoruz. Seven aşık olan insanlar. Bu durumda hangi bayrak için savaşıldığının önemi var mı? İnancı olmayan kaptanın başarma şansı yoktur. Süreyi gereğinden uzun tutmakla klostrofobik olunmuyor. Savaşlar erkeklerin halt yemesi olduğundan hiç kadın karakter yok. Son sahneler etkileyici ancak filmin fikri ne dendiğinde ne söyleyebiliyoruz? Acımasızlık mı, kahramanlık, şehadet kavramlarının yüceltilmesi mi? İnsan psikolojisinde yarattığı tahribat mı? Savaş karşıtlığı mı? Geçiniz... Bizler de hangi amaca hizmet ettiklerini düşünmeden başarılı olsunlar istiyoruz. Bir müsabakada taraf tutmak gibi. Savaşlarının kanıksanması değil sorgulanması gerekir. Hele ki Emperyalist paylaşım savaşlarını. Savaşlar ve etkileri üzerine film izlemek istiyorsanız buyrun: Johnny Got His Gun - Johnny Askere Gitti (1971) 50/100
Bu kadar uzun olmasını gerektirecek bir konu yok. Methiyeler dizilecek ne var anlamadım. Diyaloglar gereksiz uzun, bolca sıkıcı sahneler var. Filmi beğenmek için ille de denizci veya asker olmaya gerek yoktur. O yıllarda aylarca denizde kalabilecek bir deniz altı varmış ufacık geminin ne yemeği ne de yakıtı bitti ne hikmetse.
Dikkat spoiler!! Bu filmi izlemeyi bu kadar çok ertelediğim için pişmanım. Denizaltı içine girme şansım oldu ve denizaltı askeri olmanın ne kadar zor bir şey olduğunu o zaman fark etmiştim. Bu filmde de aynı hisleri yaşabiliyorum. Sürekli kapalı ve klostrofobik bir ortam, sıkışıklık, yüzüstü gemilerinin sonar sesi, atılan su altı bombaları, patlayan vanalar ve borular, oksijensizlik... Film boyunca kendimi denizaltının mürettabatı olarak hissettim. Savaşın insancıl yüzünü ve çaresizliği dibine kadar hissediyorsunuz. İnsancıl yüzü derken gereksiz Amerikan kahramanlıkları ve iğrenç Almanlar yok. Ne kadar savaşı başlatan taraf da olsa Alman askerleri de insandı ve her insan gibi korkuyorlardı. Film bunu dibine kadar hissettiriyor. Özellikle denizaltı dibe oturup ta dizel makineları çalıştırdıklarında astsubayın ''Hayatımda duyduğum en güzel müzik'' dediğinde yaşadığım sevinç ve heyecan; daha sonra yüzeye çıkıp ta kapağı açtıklarında aldıkları her nefeste bende vardım. Neyse daha fazla uzatmıyorum. 2.Dünya Savaşı filmleri içinde en iyilerinden olduğunu söyleyebilirim. 9/10.
Popüler Yorumlar
Hayatımda hiç böyle güzel bir melodi duymamıştım. Zamanın ilerisinde bir yapım olduğunu ilk anlarda belli eden bir film olmasının yanında verdiği mesajlarla seyircilerin akıllarından çıkmayacak sahnelerle dolu bir yapım. Uzun zamandır listemde tuttuğum ve izleme fırsatını bir kaç gün evvel bulduğum bir film oldu. Film Das Boot adıyla 1979 yılında yapılmış ve 1981 yılında vizyona sokulmuştur. Alman yapımı bir film olup aynı zamanda İkinci Dünya Savaşı'nı konu almasına rağmen bir propaganda unsurunu bulamayacağınız , hatta bazı sahnelerde Hitler'in kendisine bile atıfta bulunan repliklerle dolu yapımımız askerin savaş esnasında geçirmiş olduğu psikolojik sorunlara değiniyor. Uzun süresine rağmen savaşın acımasız yanını izleyiciye göstermekten geri durmuyor bunu gerilimle birlikte o kadar güzel yansıtıyor ki hiç sıkılmadan dolu dolu üç buçuk saat geçirmenizi sağlıyor. Film 1980'deki galasında zamanın ünlü isimleri filmi sonunda Wolfgang Peterson'u ayakta alkışlamıştır. Birçok savaş filmi izlememe rağmen bu filmde farklı bir şeyler olduğunu söylemekte yarar var. Bu savaş daha çok askerler üzerine kurulu olduğundan seyirciye psikolojik ve sosyolojik mesajlar veriyor , bu türleri sevmeyen seyircinin haliyle sıkılması normal ama kendi adıma bir saniyesinde dahi sıkılmadım ve tıpkı ünlü Yönetmen Alfred H'ithock'ın filmlerinde olduğu gibi gerim gerim gerildim öyle ki bazı anlarda inanılmaz derecede gerilim hat safhaya ulaşıyor ve sizler yerinizde hop oturup hop kalkıyorsunuz. İnsanlar üzerinde savaşın yaptıklarını anlatıp dönemin Despotlarını eleştirmekten geri durmuyor. Özgün senaryosu, müzikleri ve yönetmeniyle sinemanın enlerinden biri olan film bir çok katmandan oluştuğu için farklı stillerle izlenmeli ve zihin süzgecinden geçirilmelidir. Bu katmanlarda sırasıyla mutluluğu ve c'insel dürtülerinizi, savaşı , korkuyu ve yenilgiyi bulacağınıza inanıyorum. Vatanları için savaştığına inanan askerlerin denizin 280 metre altında düştüğü acı durum savaşın kimlere yaradığını en iyi şekilde vurguluyordu. Bu nedenle bu film herkes tarafından izlenmeli ve ders niteliğinde hayatta uygulanmalıdır diye düşünüyorum. Hep bu günü hayal etmemizi istemişlerdi. Korkusuz, mağrur ve tek başımıza olacağımız anları. Bunun erkekliğimizin sınanması olacağını vatan için her şeyi fedâ ederken kimseye ihtiyacımız olmayacağını söylemişlerdi. Ben yalnız olmak istemiyorum. Tek hissettiğim şey korku. 11
2. dünya savaşı ve denizaltı da geçen yaşam.Gerilimi her an hissettiğiniz, filmi içselleştirip mürettebattan biri gibi hissedeceginiz (yok arkadaş ben ancak kaptan olurum diye ego yapmazsanız tabi:)) mükemmel bir film.