Gölgede Dans

Elimizdesin.Bittin artık,işin bitti..

İngiltere'nin kirli,karanlık ve sert dünyasına gerçekçi,çarpıcı bir bakış.Bitmeyen bir dava ölen birçok insan ve devam eden mücadele.IRA ve İngiliz hükümeti ile.Ve bu mücadelenin ismi altında görünmeyen,hayatları konuşulmayan sadece mücadelenin detaylarında kalabilen insanlar ve onların hayatları.Oysaki zaten bu durumu oluşturan onlar ama bu durum karşısında onlar çok sonradan geliyorlar ve iki taraftan birini seçen için diğer taraf son derece önemsiz.Hal böyleyken yaşanan trajedi çok daha büyük ve çok daha acımasız oluyor..

Collette,eski bir IRA üyesi olsa da verdiği büyük kayıplardan sonra artık sadece oğluyla kendine ait içerisinde yalnızca ikisinin olduğu bir hayat kurmak istiyor.Yaşanan her şey onu psikolojik ve ruhsal anlamda bitirmiş,sadece tek istediği şey,olabildiği kadar huzur ve mutluluk içinde oğluyla yaşamak.İstediği şeyler bunlar olsa da unuttuğu bir şey var ki o da geçmişi.Geçmişte çok derin izleri var ve bu izleri izleyen bir MI5 ajanı onu ele geçiriyor ve onu kendi muhbirini haline getiriyor.Bunu yaparak da örgütü içeriden bitirme peşinde fakat hayatta hiçbir şey o kadar da kolay değil hele ki böyle bir durumda.Zamanla Collette ve Mac'in arasındaki ilişki çok daha farklı bir boyut alıyor ve yaşanan şeyleri daha gerilimli ve karmaşa dolu bir hale getiriyor.Olayların seyri değişiyor,hayatlar pamuk ipliğine bağlı bir hale geliyor..

Diken üstünde geçen bir film.Oyunculuklar,mimikler,atmosfer,hava,mekanlar,gündüzün olabildiğince gri tonu filmi çok daha soğuk ve çok daha gerilimli aynı zamanda mutsuz bir hale getiriyor.Karakterlerin her biri son derece mutsuz ve artık her şey için bu olayın bitmesini istiyorlar içten içe ama devam etmeye kararlı olan bu kararlarında çok ciddi iki taraf var.Durum böyle olunca da hem yaşanan her şey hem karakterler,kısacası film adına her şey diken üstünde oluyor..

Her performans ayrı ayrı iyi fakat filmde Andrea Riseborough'un performansının ayrı bir yeri var.Çok etkili bir performanstı.Clive Owen'ın da yer aldığı bir film izlemeyeli uzun zaman olmuştu.Sevdiğim aktörlerden birisi..Fazla beklenti içinde olmadan izlenebilecek,politik-polisiye-casusluk tarzında bir gerilim filmi olduğunu söyleyebilirim.Elbetteki içinde,adeta içten içe haykıran sessiz bir trajedi var.Film böyle bir karışım içerisinde ilerliyor..

Puanım: [6/10]

'İyi seyirler'..

Gelelim fasulyenin faydalarına gerçek hayattan esinlenen filmler her zaman ilgimi çekmiştir bu filmde onlardan bir tanesi evet film ağır bir konuya sahip ama işte aması var filmi izlerken resmen sürüklüyor. İngilizler adına muhbirlik yapan irlanda kökenli çocuklu bir bayanın başına acaba bir şey gelecek mi gelmeyecek mi diye düşünmeden edemiyorsunuz işte bu yüzden film ağır bile olsa filmin o ağırlığı insanı sıkmıyor diyebilirim. Filmde Clive Owen ve Gillian Anderson gibi sağlam isimler mevcut ama yoğunluk muhbir rolünde ki Andrea Riseborough üstünde yoğunlaşmış. Neyse sonuca gelirsek politik gerilim tarzı filmlerden hoşlanıyorsanız ideal ama hızlı ilerleyen her anında heyecan yaratan tarzda gerilimden hoşlanıyorsanız uzak durun derim hayal kırıklığına uğruyabilirsininz benden söylemesi

Güzel bir yapımdı...Mütevazi bir yapıda ilerliyor ...Sınırları belli olan...Az mekan ve türüne göre az aksiyon hatta hiç aksiyon olmayann yapımlardan birisi..Casusluk filmlerinin her zaman aksiyon dolu olması da gerekmiyor zaten...Flm de bunu bol bol görüyorsunuz...Filmin hikayesine gelince de çok fazla orjinal denemez...Az çok tahmin edilebilir olsa da genelinde sonunda küçük bir süpriz seyirciyi canlandırabiliyor...Türünü sevenler için hareketten çok diyalog ve dikkatli izlemeye dayalı oldugundan pek tercih edilmeyebilir ama izlediğinize sizi pişmann etmemekle birlikte iddalı bir yapım olmadıgı da aşikar olan yapımlardan...Clive Owen 'ı Shoot Em Up 'dan sonra daha çok aksiyon filmlerinde , suç filmlerinde daha canlı rollerde görmek istemiyor da değil hani insan...6/10