Lanetli Hediyeler

Gerçek kötülüğün kaynağına ilişkin naif bir denemedir bu hikaye.
Dışarıdan bakıldığında dünyanın en huzurlu yerlerinden biri gibi görünen Castle Rock kasabasına dışarıdan gelen bir yabancı kasabanın çıldırmasına sebep olacaktır.
Filmin ana temalarından biri insanların nasıl da tutkularının esiri olabildiklerini göstermektir. Bunlar öyle çok da büyük tutkular değildir, bir çocuk için bir beysbol kartı, başkası için gençliğini hatırlatacak bir ceket, bazısı içinse para vb.
Aslında anlatılmak istenen bu arzular için insanın neler yapabileceğidir. Hikaye boyunca insanların birbirine düşmanlaşmasını izleriz. Aslında normalde bu insanlardan hiçbiri görünürde birbirine düşman değildir ama içten içe bir haset veya kızgınlıkları vardır. Zaten filmde oluşan kötülüklerin hiçbiri yoktan ortaya çıkmaz, tüm olaylar aslında derinlerde yatan öfkenin beslenmesi sonucu dışa vurulmaya başlar. Hatta işler çığrından çıktığı zaman bile herkesin yaptıkları için bir bahanesi vardır mutlaka.
İzlediğimiz film vasatın sınırlarında geziyor. Bunun sebebi sadece hikaye değil. Normal şartlar altında David Lynch gibi bir yönetmen bu konuyu ele alsaydı bu masum kasabadan daha ciddi karabasanlar çıkartabilirdi (burada filmin romana uygun olup almadığını tartışmıyoruz elbette, sonuç olarak film ile roman birbirinden çok uzak alanlar, örnek olması açısından Stephen King, Stanley Kubrick'in şaheserleri arasında sayılabilecek ''The Shining'' için hiç memnun olmamıştı). Filmin yumuşak başlayan havası ilerleyen aşamada kilit olaylarda filmi ciddiye almamızı sağlayamıyor. Bu yüzden çocuksu havadan kurtulamıyor.
Yine de ''İnsanları silahlar öldürmez, insanları insanlar öldürür'' gibi replikleri ve bir duvarda göreceğimiz ''Rosebud'' yazısı gibi ince ayrıntılarıyla bir hafta sonu vakit geçirebileceğiniz tarzdan bir yapım.

Öyle korku ,gerilim,fantastik,bilimkurgu,aşk vesaire kısaca roman tarzı kitaplar okumam zaten bu tarz kitap okumayı sevmem ben korku olduğu an sadece görselliğie inanırım ve üstadın kitaptan uyarlama filmlerinin bir çoğunu izlemişliğim vardır o yüzden de kitapla mukayese etmeyeceğim. Gelelim filme film ustanın bir çok uyarlama filmi gibi uzun soluklu bir film tabi bu film onlara nazaran yer yer durağan olduğu için bir takım sıkılmalar yaşatıyor adama. Ama genede ustanın hayranı iseniz fazla bir beklentiye girmeden filmi izleyin derim. Zira başta Max Von Sydnov olmak üzre Ed Harris ikilisi on numara performans sergilemişler. Özellikle Max usta biraz daha ön planda olmuş ustalığını konuşturmuş.