Boyun Eğmez Film Konusu
Boyun Eğmez Filmi Oyuncuları
Yorumlar
Arkadaş ne dayak yedi be adam..gerçekten bunları yaşadıysa ve bu şekilde ayakta ve hayatta kalmayı başardıysa muazzam başarı…filmin sonundada intikam falan beklemeyin,savaş bitiyor..japonların yaptıkları yanlarina kâr kalıyor filmde bitiyor..
gercek hikaye biraz uzun denizde gecen sahneler ve iskence kisimlari kisa tutulabilirdi yer yer dikkatim dagildi ancak kotu film degil
Gerçek bir hikaye olması sonuna kadar izletiyor kendini ama filmin akıcılığı ve etkileyiciliği düşük kalmış. Savaşın kötülüğünü görmek ve düşünmek adına iyiydi. Daha iyi bir film yapılabilirdi bu hikayeye. 3/10
Neymiş Amerika kendini kahraman olarak gösteriyor.neymiş amerika köpek balığından bile kahraman yaratıyormuş..arkadaş seninde öyle güçlü sineman olsun sen fazlasıyla kendini kahraman gösterirsin kaldıki adamların bir çok kendilerini tam tersi eleştirdikleri filmlerde var fakat onları görmüyorsunuz.mesela cenneTtin krallığı mesela ivo jimadan mektuplar vb şayet bir filmde konu,anlatım, oyunculuklar VE işleniş iyiyse benim için bitmiştir.bu filmde bu noktada başarılıdır.10/7.5
her an her dakikasi dolu dolu geçen, bir an olsun sıkmayan oldukca etkileyici bir filmdi cok beğendim
Gerçek hayata dair bir biyografi.Etkilendim.Angelina Jolie nin de yönetmenliğini yapmış olması beni şaşırttı açıkçası.Başarılı mı bence evet.
Biyografik filmlerin en sevdiğim yanı kaynağı doğrudan gerçek yaşam olduğundan kurguda neredeyse sıfır hata oluşudur. Bir de bu işlenmeye değer bir yaşam öyküsü olursa tadından yenmez. Her anı keyifli bir yapımdı.
izlenmese daha iyi olur dediğim ağır akan bir yapım.oyunculuklar orta,senaryo iyi değil.
beklediğim gibi değildi baş rol oyuncusu kötüydü koşu sahneleri makyajlar vs. pek gerçekçi değil.abartılı yerlerde vardı abartısız yerlerde.mesela 28 gün mahsur kaldıklarındaki halleri hiç gerçekçi değildi daha kötü halde olmaları gerekiyordu.eminim gerçekte çok daha farklı olmuştur.tüm bunlar bir yana masum Amerikalıları japonya bir atom bombacık attıysa ne olmuş yani bu işkence görmeleri şartmıydı o masum amerikalı askerlerin.Halbuki amerikalılar öylemi esirlerine çok nazik davranırlar hatta esirleri stresten uzaklaştırmak için masaj falan bile yapıyorlar.Amerikalılar masumdur japonlar katil bu filmi izleyince bunu çok daha net anladım. İzlenmez demiyorum ancak biraz kilişeleşmiş çok şey vardı çok fazla geçiremediler duyguyuda. 10/5
ecnebiler sineklerin çiftleşmesinden film yapabilir.fena da değil izlenir. keşke bizde de bu yetenekler olsa. yönetmeni de şaşırttı hani.
Popüler Yorumlar
Abd, işgal ettiği topraklar için kendini kahraman gösteren filmler çekiyor da, biz kendi toprağımızı savunurken gösterdiğimiz kahramanlıkları neden film olarak çekemiyoruz? Osmanlı'nın son demlerinde Yemen'de girdiği bir savaş var. Savaştaki iki askerin hikayesi; abi 13 yıldır(onüç yıldır) asker, kardeşi de 9(dokuz) yıldır asker. Osmanlı 9 cephede birden savaştığı için, askerler bir savaş bitince diğerine geçiyordu. Bu anlatacağım abi-kardeş birbirlerini 13 senedir görmüyor. Kardeş abisini askere göndermiş. 4 sene sonra da kendisi gitmiş askere. Yıllar sonra ikisi de Yemen cephesine düşüyor. Ama abi savaşta bir bacağını kaybedip topal olmuş. Kardeşi de savaşta iki gözünü kaybedip kör olmuş. Devletler anlaşma yapıp savaşı bitiriyorlar. bizimkiler Yemen'de silahları İngilizlere teslim etmek şartıyla teslim oluyorlar. İngilizler bu filmde izlediğiniz esir kampları gibi kamplar yapmış. Savaş esiri Osmanlı askerlerini bu kamplar da tutuyordu. Hikaye asıl burada başlıyor. Bizim kör olan kardeş, esir kampının mescidinin önünde her akşam bağırıyormuş: "Konya'lı olan var mı?" Diye. Bizim askerin abisi de her akşam topallayarak mescide akşam namazı kılmaya gidiyormuş. Her akşam da kapının önünde bağıran askerin sesini duyuyormuş. Kendisi de Konya'lı olduğu halde hiç uğramıyor diğer askerin yanına. Bir gün yine bizim kör olan asker hemşehri bulabilmek umuduyla sesleniyor; "Konya'lı olan var mı?" Bu askerin topal olan abisi de yine mescide giderken aynı sesi duyunca bu sefer dayanamayarak kör olan (kardeşinin) askerin yanına gidiyor. (Kardeşini 13 yıldır görmediği için kardeşini tanımayarak) "evet bende Konya'lıyım" diyor. Kör olan kardeşi hem sevinip hem şaşırıyor; "konya'nın neresinden?" Topal olan abisi; "konya bozkır" kör olan askeri sevinç kaplıyor, kendi köyünden birisini bulmuştur. "kimlerdensin?" Diye sorar. Abisi; "bize Ahmetoğlu Hüseyin derler" kardeşi şöyle toparlanıp ayağa kalkar. Abisiyle yüzyüze gelip şu çığlığı atar: "abiiiiiiimm" bizim topal olan abi de gözyaşları içinde bakar ki: karşısında ki 13 senedir görmediği kardeşidir. Sarılırlar, ağlaşırlar, hasret giderirler. Gel zaman git zaman yine filmdeki gibi bizim askerlere de af çıkar. Anadoluya dönmek isteyen askerleri balık istifi gemilere doldurarak İzmir'e taşırlar. İzmir e inen asker iskeleye bi bakar ki: İzmir, gavur yunan'ın elinde. Şaşkın ve üzgün bir halde abi-kardeş/kör-topal trene binip Konya ya doğru hareket ederler. Tren hınca hınç savaştan dönen askerlerle doludur. Kolunu, bacağını kaybeden mi ararsın? eli yüzü sargıda olan mı ararsın? Hepsi üstleri başları perişan halde evlerine kavuşmanın hayaliyle yolculuk yapmaktadır. Bizim kör-topal olan abi-kardeş de Bozkır da inip evlerine doğru yürümeye başlamışlardır. Topal olan abi, kör kardeşinin koluna girmiş. Birbirlerine destek olarak ağır ağır evlerine doğru yol alırlar. Evlerinin önüne geldiklerinde annelerinin evin avlusunda yün dövdüğünü görürler. Anne de bakar ki kapıda hiç tanımadığı(!!!) iki yabancı adam. (Çocuklarının) kör-topal olan iki adamın o perişan halini görünce; "dilenciye vericek param yok" der. Bizim topal olan asker elini kapıya atıp kapıyı açar. Bu sefer anneleri sinirlenerek ayağa kalkar: "siz ne utanmaz insanlarsınız. Size verecek param yok çıkın dışarı." Diye bağırır. Topal olan abi, gözünden iki damla yaş süzülerek: " Ana biz geldik, oğulların Ali ve Mehmet" deyince, anaları şöyle bir bakar, çocuklarına doğru koşarak çığlık atar; " Alimm, Mehmedimm yavrumm" bu anlattıklarım Mehmed Niyazi'nin Yemen ahh Yemen adlı romanından aklımda kalan bir kesiti. Biz Yemen savaşının filmini çeksek, bırak sinema salonunu tüm dünyayı ağlatırız. Çünkü tarih kitaplarında şu geçiyor; Türkiye, yemen de ölen askerlerin sayısını bilmiyor, öğrenmekten de korkuyor. Diğer bir kitapta da; Yemen'in Osmanlı mezarlığı olduğu söyleniyor. Eee boşuna ağıt yakmamışlar; "adı Yemendir, gülü dikendir, giden gelmiyor acep nedendir.?" Allah izin verir de bir gün zengin olursam, en büyük yönetmenlerle, en büyük oyuncularla bu filmi ben çektiricem. Finansör olarak ben durucam arkasında. Bu arada düşünebiliyor musunuz? 13 sene askerlik yapıp topal olan ecdadın, 18.000₺ ye bedelli yapan torunlarıyız. Bunu da unutmayın!
Öncelikle film bir biyografi filmi. Amerikalı uzun mesafe koşucusunu Louis Zamperininin 2. dünya savaşa gönüllü olarak katılmasıyla başlayıp savaşın bitimine kadar olan bölümü ele alan bir film. Angelina Jolie nin ikinci kez yönetmenlik koltuğuna oturduğunu görüyoruz. In the Land of Blood and Honey adlı ilk filminde pek ses getirmemişti. Ama bu filmiyle artık sinema dünyasına bende varım demiş. Yönetmenliğe gerçekten başarılı bir adım atmış. Özellikle de ikinci kez yönetmenlik koltuğuna oturduğunu düşünecek olursak gerçekten çıtasını baya yüksek tutmuş diyebilirim. Film genel hatları ile başarılı bir film. Film süresi itibari ile biraz uzun olduğu için bazı yerlerde hafifte olsa sıkabiliyor. Aslında biraz ağır işleyen bir film. Öyle çok fazla aksiyon filan yok. Daha çok piskolojik bir film. Bazı sahnelerde sizi geren, içinizi daraltan, özellikle denizde geçen bir sahne var o kısım gerçekten sizi etkisi altına alıyor film. Son olarak oyuncu kadrosu pek tanınmış oyunculardan oluşmuyor. En azından ben bilmiyorum. Ama hepsi gayet başarılı oynamışlar rollerini. Filme bir şans tanıyıp izlemenizi tavsiye ediyorum. Angelina Jolie de yönetmenlik kariyerinde başarılar.İyi seyirler... 7.6 /10